19 Temmuz 2020

Enerji Hukuku ve Önemi

ile Onur

Enerji ve Hukuk İlişkisi

  • Enerjinin insan yaşamı üzerinde büyük etkisinin bulunması, onun hukuk dışında teknoloji, ekonomi ve politika gibi birçok alan ile de bağlantılı olması sonucunu doğurmaktadır.
  • Enerjiye duyulan ihtiyacın gün geçtikçe artması, buna karşın enerji kaynaklarının sınırlı olması konu üzerinde daha fazla araştırma ve düzenleme yapılmasını gerekli hale getirmektedir.
  • Dolayısıyla enerji hukuku hızla gelişen, kendine özgü kuralları bulunan, bağımsız bir hukuk dalı haline gelmekte ve hem özel hukuk hem de kamu hukukuna ilişkin düzenlemeleri bünyesinde barındırmaktadır.

Temel Bir Hak Olarak Enerji

  • Haberleşme, sağlık, eğitim, iletişim vb her alanda enerjiden faydalanılıyor olması, enerjiye ulaşma hakkına günümüz toplumu açısından temel bir hak mahiyeti kazandırmaktadır.
  • Bir diğer ifade ile enerjinin yaşamın bir parçası halini alması, onun aynı zamanda temel bir hak olarak değerlendirilmesinin de önünü açmaktadır.
  • Enerjiye ulaşma hakkı, AİHS m.2’de yer alan yaşam hakkı ile de sıkı bir bağ içindedir.
  • En önemli haklardan biri ve hukuk devletinin de  temeli olan yaşam hakkının katı bir şekilde uygulanması gerekmektedir.
  • Yaşam hakkı açısından devletin aynı zamanda etkili bir koruma da sağlaması gerekmektedir.

     

  • Konuya ilişkin olarak, devletin yükümlülüğü yalnızca vücut bütünlüğünün korunması değil, aynı zamanda yaşamsal fonksiyonların devam ettirilmesinin de sağlanmasıdır.

     

  • Bu noktada enerji olmadan kişilerin hastanede tedavi edilmeyeceği örneği, enerji ve yaşam hakkı arasındaki sıkı bağlantıyı göstermektedir.

Çevre Hakkı ve Enerji

  • Çevre ile ilgili bir sorun yalnızca yaşandığı ülkeyi etkilemediği, diğer ülke ve coğrafyaları da etkisi altına aldığı için çevrenin tüm «insanlığın ortak mirası» olduğu ifade edilmektedir.

     

  • Çevre hakkının yaşam hakkı ile de bağlantısı vardır. Zira sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak insanların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için son derece önemli bir unsurdur.

     

  • Çevre hakkı ile insanın yaşam kalitesi de korunmaktadır. Bu noktada bireylerin yanı sıra devletin yararı da bulunmaktadır. Dolayısıyla çevre hakkının korunması açısından kolektif bir faydanın sağlandığı söylenebilecektir.
  • Tüm açıklananlar ışığında söylenebilir ki, enerjiye ulaşma modern toplumda yaşayan insanlar açısından yaşam hakkını da etkileyebilecek ölçüde temel bir haktır. Bununla birlikte yaşam hakkı ile sıkı bağlantısı bulunan bir diğer önemli hak olan temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı, zaman zaman enerji kullanımı ile  çelişmektedir.

     

  • Bu noktada devletin sorumluluğu arz güvenliğini temin ederek vatandaşların enerjiye sürekli ve kesintisiz olarak ulaşabilmelerini sağlarken, temiz enerji kaynaklarının kullanılması yolu ile de çevreye mümkün olan en az zararın verilmesidir. Böylece her ikisi de yaşam hakkı ile sıkı bir bağlantı içinde bulunan, çevre ve enerjiye ulaşma haklarının dengelenmesi sağlanmalıdır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarına Göre Çevre Hakkı

  • AİHS m. 8/1 uyarınca  “Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir”.
  • Çevrenin kirletilmesi, kişinin ruhsal veya fiziksel hayatına, konutuna ve hatta aile yaşantısına ciddi zarar verebilir. Buradan hareketle çevre hakkı AİHS m. 8/1 uyarınca korunmaktadır.
  • AİHM konuya ilişkin olarak «mutlaka başvuranların yaşamları bakımından ağır bir tehlike halinin varlığını gerekli görmemekte; ilgililerin sağlığını, özel ve aile yaşamlarını etkileyecek biçimde konutlarından yararlanmalarını ciddi tehlikeye atabilecek ağır çevre ihlallerinin varlığını madde uygulaması bakımından yeterli görmektedir».
  • AİHM, Ö.Y.’nin Türkiye’ye karşı davasında 8.maddenin ihlal edildiğini belirtmiştir. Mahkemeye göre Devlet, çöplüğün sebep olduğu ve çevredekilerin sağlıklarını etkileyebilecek bu kirlilik hakkında kişileri bilgilendirmelidir. Bu bölge, her ne kadar gecekondu bölgesi olsa da devlet altyapı çalışmalarını sağlayarak burada kaçak olarak yapılan binaları meşrulaştırmıştır. Bu noktada Devletin, insanların sağlıklarını tehdit eden her türlü çevre kirliliğini önlemekle görevli olduğu mahkeme tarafından ifade edilmektedir

Türk Hukuku Açısından Çevre Hakkı

AİHM, Ö.Y.’nin Türkiye’ye karşı davasında 8.maddenin ihlal edildiğini belirtmiştir. Mahkemeye göre Devlet, çöplüğün sebep olduğu ve çevredekilerin sağlıklarını etkileyebilecek bu kirlilik hakkında kişileri bilgilendirmelidir. Bu bölge, her ne kadar gecekondu bölgesi olsa da devlet altyapı çalışmalarını sağlayarak burada kaçak olarak yapılan binaları meşrulaştırmıştır. Bu noktada Devletin, insanların sağlıklarını tehdit eden her türlü çevre kirliliğini önlemekle görevli olduğu mahkeme tarafından ifade edilmektedir

Enerjinin Kamu Hizmeti Niteliği

  • Toplumsal yaşamın zorunlu ihtiyaçlarını karşılayan hizmetler yasama organı tarafından kabul edildiği ölçüde kamu hizmeti olarak yerine getirilmektedir.
  • Bu hizmetler ülke çapında tüm halkın ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olabileceği gibi belli bir yörede, belli bir toplumun ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik de olabilir.
  • Bir kamu hizmetinin özel kesimce yürütülmesi de onun niteliğini etkilemez.
  • Kamu hizmetlerinin özel hukuk kişilerine gördürüldüğü durumlarda idarenin bu kişiler üzerinde gerekli tedbirleri alması gerekmektedir.
  • İdare, kamu hizmetinin düzenli işlemesini sağlamak için gerekli tüm tedbirleri almalı, hatta gerektiğinde hizmeti kendisi yapmalıdır.
  • Özel hukuk kişileri tarafından yürütülen kamu hizmetlerinin karma bir hukuki rejime tabi olduğu görülmektedir.

     

  • Kamu hizmeti niteliğindeki pek çok faaliyetin tekel olmaktan çıkarılarak lisans, ruhsat gibi izinlerle özel hukuk kişilerine gördürülmeye başlanması neticesinde, bu kişilerce yürütülen hizmetlerin kamu hizmeti niteliği devam etmekte ve belli konularda idare hukuku ilke ve kurallarına tabi olmaktadırlar.

     

  • Ancak bu kişiler, söz konusu hizmetlerin kurulması ve işleyişi sürecinde özel hukuk hükümlerine tabi tutulmaktadır.
  • Özel hukuk kişileri tarafından yürütülen kamu hizmetlerinin karma bir hukuki rejime tabi olduğu görülmektedir.

     

  • Kamu hizmeti niteliğindeki pek çok faaliyetin tekel olmaktan çıkarılarak lisans, ruhsat gibi izinlerle özel hukuk kişilerine gördürülmeye başlanması neticesinde, bu kişilerce yürütülen hizmetlerin kamu hizmeti niteliği devam etmekte ve belli konularda idare hukuku ilke ve kurallarına tabi olmaktadırlar.

     

  • Ancak bu kişiler, söz konusu hizmetlerin kurulması ve işleyişi sürecinde özel hukuk hükümlerine tabi tutulmaktadır.

Kamu Hizmetine İlişkin İlkeler

  1. Eşitlik İlkesi (Yararlanan herkese eşit koşullarda sunulması)
  2. Tarafsızlık İlkesi (Ayrım Gözetmeme)
  3. Süreklilik İlkesi (Devamlı ve sürekli gerçekleştirilmesi)
  4. Uyarlama İlkesi (Zaman içinde bilim ve teknolojiye uygun yeni koşullara uyarlanması)