20 Temmuz 2020

Avrupa Birliği Enerji Politikaları

ile Onur

Avrupa Birliği Enerji Politikasının Temeli ve Tarihi Gelişimi

PARİS ANLAŞMASI

  • Günümüzde ekonomik olarak dünyanın en büyük güçlerinden biri konumundaki AB’nin etkili bir siyasi güç konumuna gelebilmek amacıyla ortak bir enerji politikası oluşturma gerekliliği doğmuştur.
  • Dünya savaşlarında sonrasında yorgun düşen Avrupa ülkeleri, kalıcı barışa ulaşmak için savaşın gerekçelerinden biri olan ve bu endüstrinin de temelini oluşturan kömür ve çeliğe ilişkin olarak uluslar üstü bir otorite oluşturmayı planlamışlardır.
  • Ayrıca 1947-1991 yılları arasında yaşanan soğuk savaş döneminde iki kutuplu dünya düzeninde kendilerini korumak isteyen Avrupa ülkeleri birleşme yoluna gitmiştir.
  • Günümüzde ekonomik olarak dünyanın en büyük güçlerinden biri konumundaki AB’nin etkili bir siyasi güç konumuna gelebilmek amacıyla ortak bir enerji politikası oluşturma gerekliliği doğmuştur.
  • Dünya savaşlarında sonrasında yorgun düşen Avrupa ülkeleri, kalıcı barışa ulaşmak için savaşın gerekçelerinden biri olan ve bu endüstrinin de temelini oluşturan kömür ve çeliğe ilişkin olarak uluslar üstü bir otorite oluşturmayı planlamışlardır.
  • Ayrıca 1947-1991 yılları arasında yaşanan soğuk savaş döneminde iki kutuplu dünya düzeninde kendilerini korumak isteyen Avrupa ülkeleri birleşme yoluna gitmiştir.
  • AB’nin bütünleşme hareketinin ve enerji politikasının başlangıcı olarak kabul edilen Paris Anlaşması 25 Mart 1951 tarihinde imzalanmış ve 23 Temmuz 1952’de yürürlüğe girmiştir.

    Paris Anlaşmasına taraf devletler;

    1. Fransa
    2. Almanya
    3. İtalya
    4. Belçika
    5. Hollanda
    6. Lüksemburg
  • 50 yıllığına imzalanan Paris Anlaşması’na göre, 6 kurucu üye devlet kendi sınırları içerisinde bulunan kömür ve çeliğin kontrolünü AKÇT’nun «yüksek otoritesi» ne devretmektedirler.
  • Bu yolla üye devletlerin silah sektöründe tek başına hakim durumu ele geçirmesi önlenerek yeni savaşların engellenmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca aynı yolla birlik olunması sağlanarak soğuk savaş döneminde güç sahibi olunması hedeflenmiştir.

Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu

  • 1950’lerde, Avrupa’nın enerji ihtiyacının yarıdan fazlası kömürden karşılanmaktaydı. Bununla birlikte bugün olduğu gibi Avrupa ülkeleri petrol açısından Ortadoğu’ya bağımlıydı.
  • Mısır’ın Süveyş Kanalı’nı millileştirilmesi (1956) neticesinde Avrupa Ülkelerinin Ortadoğu petrollerine erişimde sorunlar yaşanmaya başlamıştır.
  • Bu durum neticesinde Avrupa ülkeleri petrol yerine nükleer enerjiyi kullanmaya başlayarak enerjide dışa bağımlılığı azaltmayı hedeflemişlerdir.
  • Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu’nu (EURATOM) kuran Roma Anlaşması 25 Mart 1957’de imzalanmıştır.

    Avrupa Atom Enerjisi Topluluğunun amacı

    – Nükleer enerjinin barışçıl yollarla kullanımı,

    – Avrupa’nın dışarıya olan enerji bağımlılığının azaltılması,

    – ABD ve SSCB arasında askeri ve siyasi açıdan dengenin sağlanmasıdır.

Ara Sonuç

Enerji, Avrupa’nın politik olarak birleşimi açısından itici güç olarak kabul edilmektedir. AB enerji politikası, ortak kömür ve çelik politikasının oluşturulması ile başlamış, nükleer enerji açısından politika oluşturulması ile devam etmiştir. Söz konusu politikalar, enerji sektöründe serbest ve entegre piyasaların oluşturulmasını amaçlamaktadır.

Avrupa Ekonomik Topluluğu

  • Roma Anlaşması’na göre petrol, doğalgaz ve elektrik piyasalarına ilişkin ortak pazar Avrupa Ekonomik Topluluğu tarafından düzenlenmektedir.
  • Topluluğa üye ülkeler 1973’te yaşanan petrol krizine kadar ortak bir enerji politikası geliştirmemiştir. Bunun yerine her ülke kendi ulusal enerji politikasını oluşturmuştur. Zira üye ülkeler enerjiye kolay ve ucuz şekilde ulaşabilmektedir.
  • Petrol İhraç Eden Ülkeler Topluluğu’na üye ülkelerin, AT üye ülkelere karşı ham petrol satışını durdurma yönündeki tehditleri Avrupa ülkeleri açısından risk oluşturmaktaydı. Bu risk neticesinde AT üye ülkeler enerjiyi strateji bir varlık olarak değerlendirerek ortak çözüm bulmayı amaçlamışlardır.

Yeni Enerji Politikasına İlişkin Strateji

Bu stratejiye göre

  1. Ortadoğu ve Afrika petrolüne alternatif enerji kaynakları bulunmaya çalışılmıştır. Bu açıdan öncelikle madenlerin kapatılması kararından vazgeçilerek kömür madenlerine önem verilmiştir.
  2. Ulusal petrol şirketlerine güvenilir kaynaklardan petrol ve gaz sağlanması için destek verilmiştir.
  3. Nükleer enerjinin yaygın şekilde kullanımı önem kazanmıştır.

Bu stratejinin amaçları

  1. Topluluğun enerji kullanımı daha yüksek verime ulaşmalıdır.
  2. Ekonomik ve siyasi güvenliği korumak için yakıt ithalatı korunmalıdır.
  3. Yakıt ithalatı farklı ülkelerden yapılmalıdır.
  4. İthalatın korunması için petrol, kömür ve gazın topluluk bünyesinde daha fazla çıkartılmasına çalışılmalıdır.
  5. Enerjinin daha etkin şekilde kullanımı sağlanmalıdır. Zira enerji kullanımını kısıtlayarak ekonomik büyümenin sınırlandırılması kabul edilemez.
  6. Kömür ve nükleer enerjiye alternatif enerjiler bulunması için yapılacak araştırmalar desteklenecektir.

Avrupa Birliği Enerji Politikalarının Sorunları

  1. AB sınırlı enerji kaynaklarına sahiptir.
  2. Tükettiği enerjinin büyük bölümünü ithal etmek zorundadır.
  3. Enerji ithalatında bulunduğu ülkeler, enerji tedarikinde istikrarsız bir tutum izlemektedir.
  4. Üye sayısının 28’e çıkması, ithalat bağımlılığını daha da artırmaktadır.
  5. Artan enerji fiyatları ile karşı karşıya kalmaktadır.
  6. Çevrenin kirlenmesine ilişkin sorunlar yaşanmaktadır.

AB Enerji Politikalarının Amaçları ve Yöntemleri

  • Çevrenin korunmasına önem verilmektedir. Bu kapsamda örneğin karbondioksit gibi sera etkisi yaratan gazların salınımının 1990 yılı verilerinin %20’si kadar düşürülmesi hedeflenmektedir.
  • Tüketicilerin, tedarikçilerini serbestçe seçebilmeleri yolu ile adil fiyatlar, arz güvenliği ve temiz enerjinin elde edilmesi hedeflenmektedir.
  • Yenilenebilir enerjiye yatırım yapan şirketlerin teşvik edilmesi amaçlanmaktadır.
  • Rekabetçi bir pazar yaratılmaya çalışılmaktadır.
  • Enerji santralleri ve iletim şebekelerine yapılacak yatırımlar artırılarak kesintilerin engellenmesi, dolayısıyla arz güvenliğinin sağlanması hedeflenmektedir.
  • Konuya ilişkin olarak temel amaç, tüketicilere ucuz, yüksek kalitede ve kesintisiz hizmetin sağlanmasıdır.

AB Enerji Politikalarının Türkiye’ye Etkileri

  1. Türkiye’nin AB enerji müktesebatına uyum süreci 1999 yılında Helsinki Zirvesi’nden sonra başlamıştır ve halen devam etmektedir.
  2. Bu kapsamda rekabetçi bir piyasanın tesis edilmesi amacıyla yasal düzenlemeler devam etmektedir.
  3. Öncelikle 2001 yılında Elektrik (mülga) ve Doğalgaz Piyasası Kanunları yürürlüğe girmiş ve aynı yıl elektrik, doğalgaz, petrol ve LPG sektörlerini denetlemek için bağımsız bir kurum olan EPDK (Enerji Piyasası Denetleme Kurumu) kurulmuştur.
  4. 2003 yılında Petrol ve 2005 yılında  LPG Piyasası Kanunları kabul edilmiştir.
  5. Sektörün şeffaf, fiyatların rekabetçi olması hedeflenmektedir.
  6. AB enerji piyasasına ilişkin olarak entegrasyonun sağlanması amaçlanmaktadır.
  7. Yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artırılması amacıyla yasal düzenleme ve teşvikler getirilmektedir.
  8. Enerji verimliliğine ilişkin olarak yasal düzenlemeler getirilmektedir.
  9. Acil durumlar için stok tutma mekanizması oluşturulmuştur.
  10. Alt yapının yenilenmesine ilişkin olarak yatırımlar devam etmektedir.