19 Temmuz 2020

Vergiyi Doğuran Olay ve Vergi Ehliyeti

ile Onur

VERGİNİN KONUSU

ü  Vergi borcunun doğumuna neden olan ekonomik unsurlar verginin konusunu oluşturur.
ü  Konusu belli olmayan verginin konulması ve alınması mümkün değildir. Konusunu belirtmeyen bir vergi kanunu, verginin kanuniliği ilkesine aykırıdırAYM iptal eder.
ü  Verginin konusu; hukuksal olay, eylem ve işlem olabileceği gibi bir şey ya da haklar da olabilir.
ü  Baş vergisinde olduğu gibi insan bile verginin konusu olabilir.
ü  Vergi kanunları genellikle konularına uygun adlar taşır. Ör: Gelir vergisinin konusu gelirdir. Emlak vergisinin konusu bina, arazidir. Kurumlar vergisinin konusu, kurumun kazancıdır.

VERGİYİ DOĞURAN OLAY

ü  Vergi borcunun doğabilmesi için kanunlarda belirtilen vergi mükellefi ile vergi konusunun ilişki kurmaları gerekmektedir. Buna vergiyi doğuran olay adı verilir.
ü  Vergiyi doğuran olay bir olay, bir durum bir eylem olabileceği gibi bir sözleşme de olabilir.
ü  VUK m.19/1 hükmüne göre her vergi kanunu vergiyi doğuran olayın ne olduğunu kendisi tanımlayacaktır. Vergi kanunlarımızda her vergi türü için vergiyi doğuran olay belirtilmiştir.
ü  Ör: GVK’da vergiyi doğuran olay, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde safi bir kazanç ve irat elde etmesidir.

Vergiyi Doğuran Olayın Saptanmasının Önemi ve Sonuçları

ü  Genellikle kabul edilen ve VUK’da da benimsenen görüşe göre, mükellef için vergi borcu, devlet için de vergi alacağı vergiyi doğuran olayın ortaya çıkmasıyla doğar.
ü  Vergi dairesinin yaptığı işlemler, maddi olarak doğan borcun biçimsel olarak tamamlanmasıdır.
ü  Vergiyi doğuran olay gerçekleşmeden vergi konulması, vergi mükellefi yönünden hukuka aykırı, haksız ve devlete olan güveni sarsıcı bir işlemdir.
ü  Vergiyi doğuran olayın geç saptanması ise vergi kaybına yol açacaktır.
ü  Verginin konusu, matrahı ve oranı vergiyi doğuran olayın tarihine göre belirlenecektir.
ü  Zamanaşımı koşullarının yerine gelmesiyle birlikte vergi borcu tahsil edilemez ve tabii borca dönüşür. Vergiyi doğuran olayın vergi borcunun ortadan kalkması yönünden de önemi ortadadır.
ü  Mükellefe yüklenen beyanname verme ve birtakım ödevlerin yerine getirilmesi yönünden de önemi büyüktür. Bu ödevler gereği gibi yerine getirilmezse mükellef ya da sorumlu yaptırımla karşılaşır.

VERGİYİ DOĞURAN OLAYIN KANUNLARLA YASAKLANMIŞ OLMASI

ü  VUK m.9/2 hükmüne göre, vergi kanunlarınca vergi konusu ve mükellef belirlenmiş ve bu iki unsur arasında ilişki kurulup vergiyi doğuran olay gerçekleşmişse, bu olay herhangi bir kanunla yasaklanmış olsa dahi vergi borcu doğmuş, mükellefiyet ve vergi sorumluluğu gerçekleşmiş olur.
ü  Ör: Kumar oynatmak bir suçtur. Ancak KVK’ya göre vergiye tabi bir kazanç olarak kabul edildiğinden vergilendirilmesi yoluna gidilir.
ü  Önemli olan kanunlarla yasaklanmış faaliyetin vergiye konu olan bir olay olmasıdır.
ü  Vergiye konu olmayan bir olay ise vergi borcu ve mükellefiyet doğmayacaktır.
ü  Ör: Randevu evi işletenler vergiye tabidir. Tek başına fuhuş yapanların faaliyeti ise ticari olmadığından vergi konusuna girmemektedir.
ü  Yasak faaliyetlerin vergilendirilmesi, vergi adaletinin gerçekleşmesine hizmet eder. Çünkü yasak faaliyetlerin vergilendirme dışında tutulması, herkesin vergi ödemesi anlamına gelen vergilendirmede genellik ilkesine ve yasal faaliyetlerde bulunan vergi yükümlüleri bakımından da kanun önünde eşitlik ilkesine ters düşer.
 

VERGİ EHLİYETİ

ü  MK m.8: Hak ehliyeti, hak ve borçlara sahip olma ehliyetidir. Tam ve sağ doğum şartıyla herkes hak ehliyetine sahiptir.
ü  MK m.9: Fiil ehliyetine sahip olan kimse kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir.”
ü  3 şartı var: Ayırt etme gücü, reşit olmak ve kısıtlı olmamak.
ü  VUK m.9/1:” Mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet(fiil ehliyeti) şart değildir.”
ü  Vergi konulmasında ana ilke ödeme gücüdür.  Ödeme gücüne sahip olan herkes, kanunun belirlediği ölçülerde mükellef ya da sorumlu olabilir.
ü  18’den küçük, sezgin olmayan kısıtlı biri vergi mükellefi ya da sorumlusu olabilir.
ü  Tüzel kişiliği olmayan cemaat ya da aile vakfı da fiil ehliyetine sahip olmamasına karşın mükellef ya da sorumlu olabilir.
ü  VUK m.10: Küçük, sezgin olmayan, kısıtlı kişilerle tüzel kişiliği olmayan cemaatler, iş ortaklıklarının vergi ile ilgili ödevleri kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilir.

VEKALET YOLUYLA TEMSİL

ü  Vergi hukukunda mükellef ya da vergi sorumluları kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmek ya da tanınan hak ve yetkileri kullanmak üzere vekil atayabilirler.
ü  Örneğin VUK m.94’te mükellef ya da kanuni temsilcilerin “umumi vekillerine”tebligat yapılabileceği kabul edilmiştir. Danıştay’ın içtihatlarından birine göre vekile tebligat yapılabilmesi için vekaletnamede vergi ile ilgili tebliğlerin vekile yapılabileceği hususunda açık bir hüküm bulunmalıdır. Vekilin avukat olması zorunlu değildir.
ü  Örneğin, mükellef ya da vergi sorumluları VUK m.377/1’dekendilerine tanınan yetkileri vekilleri aracılığıyla kullanabilirler. Burada söz konusu vekil ise baroya kayıtlı avukatlar olabilir.
Vekilin Beyanname Vermesi Hakkında Tartışma Konusu
ü  Bu konuda VUK’ta açık bir hüküm yok. Vergi idaresi genel olarak vekil tarafından imzalanarak verilen beyannameleri hiç verilmemiş kabul ederek resen tarhiyata girişmektedir.
ü  Yargı kararları ve doktrin ise vekil aracılığıyla beyanname verebileceğini kabul etmektedir.
Vekil-Vergi Sorumlusu Farkı
ü  Vekil, mükellef ya da vergi sorumlusunun işlerini görmek üzere atanmış bir kişidir. Bu işler hususunda onlara karşı sorumludur. Vergi dairesine karşı hiçbir sorumluluğu yoktur.
ü  Vergi dairesi yapılan işler için bizzat vergi mükellefine başvurur. Oysa vergi sorumlusu vergi dairesine bizzat muhatap olmaktadır.

Vekille Yapılan Sözleşme- Vergi Sorumluluğunun Devrini Öngören Sözleşmeler Farkı

ü  Vergi sorumluluğunun devrini öngören sözleşmelerin vergi dairesi yönünden geçerliliği yoktur.
ü  Vekilin beyanları ise vergi dairesince kabul edilmektedir.