Borçlar Hukuku Hakların Çeşitleri, Alacak Hakkı – Borçlar Genel Hukuku Notları #5
HAK KAVRAMI
- Hak, hukuk düzeninin bireylere tanıdığı irade veya irade kuvvetidir (irade teorisi).
- Hak, hukuk düzenince korunan menfaattir (menfaat teorisi).
- Hak, bireyin hukukça korunan menfaat veya değerlerin gerçekleştirilmesine veya korunmasına ilişkin irade kudretidir (karma teori).
- Hak, hukuki ilişkinin bir unsuru olup, sahibi lehine imtiyazlı bir durum yaratırken, diğer kişiler için de bir kısıtlama, yükümlülük oluşturmaktadır (hukuki ilişki kavramı ile tanım).
- Hak, sahibine yetkiler verirken bazı yükümlülükler de verir (hukuki müessese kavramı ile tanım).
HAKLARIN ÇEŞİTLERİ: YARARLANMA VE DÜZENLEME HAKLARI
YARARLANMA HAKLARININ ÇEŞİTLERİ
- Alacak hakkı bir yararlanma hakkıdır.
- Alacak hakkı bir malvarlığı hakkıdır.
- Alacak hakkı geçici bir haktır.
- Alacak haklarının sayısı, içeriği belirli tip ve konularla sınırlı değildir (TBK mad. 26’daki sınırlar içinde).
- Alacak hakkı nispi bir haktır:
Alacak haklarının nispiliğinden doğan sonuçlar:
- Sadece borçluya karşı ileri sürülebilir, üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.
- Yalnız borçlu tarafından ihlal edilebilir, üçüncü kişiler ihlal edemez.
Üçüncü kişi, alacaklıya kasten ve ahlaka aykırı bir fiille zarar vermişse, alacaklı o kişiden bu zararın tazminini isteyebilir (TBK mad. 49). Ancak tazminat davasının açılabilmesi için fiilin kasten olması yeterli değildir, aynı zamanda ahlaka aykırı olmalıdır
- Borçlu tarafından ihlal edilmesinden üçüncü kişiler hiçbir hak iddia edemez.
- Maddi edimlerde alacaklıya, şey üzerinde dolaylı yetki verir. Alacak hakkı, alacaklıya borç konusu şey üzerinde doğrudan doğruya bir hâkimiyet vermez. Alacaklının hakkı, borçludan sadece belirli bir davranışı istemekten ibarettir. Alacaklı, o şeye ilişkin üçüncü kişilerin ihlallerinin durdurulmasını veya önlenmesini isteyemez.
- Alacak hakkının nispiliği, borçlunun iflası halinde de görülür. İstisnası TBK mad. 509; ayni hak sahibi, bu hakkı, iflas masasına karşı da ileri sürebilir, masadan ayırma hakkına sahiptirler.
Kuvvetlendirilmiş kişisel haklar – Eşyaya bağlı borçlar:
Nispilik ilkesinin istisnaları:
DÜZENLEME HAKLARI (TALİ, İKİNCİL HAKLAR)
- Yenilik doğuran haklar
- Yönetim (temsil) hakları
- Def’i hakları
1. YENİLİK DOĞURAN HAKLAR
Bir hukuki yetkiye dayanarak, bir kimsenin varması gerekli tek taraflı irade beyanıyla yeni bir hukuki durum yaratmasına veya hukuki bir ilişkiye şekil vermesine imkân veren haklara denir.
Bu haklarla tanınmış olan yetki, bir başkasının hukuki durumunun, ancak onun da katılması ile değişebileceği ilkesine bir istisna getirmiş olmaktadır. Bu yetkini kullanılması ile istenilen sonuç kendiliğinden meydana gelir.
- Yenilik doğuran hakların çeşitleri
- Doğuş nedenlerine göre
- Kanundan (önalım, iptal, takas hakkı)
- Sözleşmeden (alım, önalım, geri alım hakkı)
- Hem kanundan hem de sözleşmeden ( önalım, fesih, dönme, geri alım hakkı)
- Kişiye veya başka bir hakka bağlı olup olmamalarına göre
- Kişiye sıkı sıkı bağlı yenilik doğuran haklar (boşanma, evliliğin butlanı ve iptali, bağışlamayı geri alma)
- Bağımlı yenilik doğuran haklar (dönme, iptal, fesih, geri alma, takas, seçimlik borçlarda seçme hakkı)
- Bağımsız yenilik doğuran haklar (alım, önalım, geri alım)
- Etkilerine göre
- Müdahale hakları: Üçüncü kişiyi etkiler. (fesih, iptal, dönme, takas hakları)
- Öz yenilik doğuran haklar: Sadece hak sahibini etkiler. (mirası reddi)
- İçeriklerine göre
- Kurucu yenilik doğuran haklar (olumlu yenilik doğuran haklar)
Kullanılmalarıyla yeni bir hukuki ilişki kuran veya bir hakkı kazandıran haklara denir. (Alım, önalım, geri alım, evlilik dışı bir çocuğun tanınması, sahipsiz bir taşınır mala el koyma (ihraz),sahipsiz bir taşınmaz malı işgal etme) - Değiştirici yenilik doğuran haklar
Mevcut bir hakkı veya hukuki ilişkiyi değiştiren haklardır, yeni bir hukuki durum yaratmaz. (Seçimlik borçlarda seçim hakkının kullanılması) - Bozucu yenilik doğuran haklar (olumsuz yenilik doğuran haklar)
Kullanılmalarıyla bir hakkı veya hukuki ilişkiyi ortadan kaldıran haklardır. (Sözleşmenin iptali, fesih, dönme, öneri veya kabulün geri alınması, üyelikten çıkarılma, mirasın reddi, takas beyanı). Fesih geleceğe etkili, dönme ise geçmişe etkilidir.,Bir hakkı ortadan kaldıran haklar: Mirasın reddi II. Bir hukuki ilişkiyi ortadan kaldıran haklar: İptal, fesih, dönme III. Bir statüyü ortadan kaldıran haklar: Derneğin kendini feshetmesi (veya hâkim kararıyla)
- Sonuçlarına göre
- Özel yenilik doğuran haklar
Hakkın kullanılması için, hak sahibinin irade beyanı yeterlidir, ayrıca dava açma gerekmez. - Yenilik doğuran dava hakları
Bazı yenilik doğuran haklar, ancak dava yoluyla kullanılabilir. Hakkın kullanılacağı dava yenilik doğuran davadır. Ölüme bağlı tasarrufların iptali davası, boşanma
- Yenilik doğuran hakları kullanım şekli
Hak sahibinin tek taraflı irade beyanıyla ya da yenilik doğuran bir dava ile kullanılır. İrade beyanı karşı tarafın hâkimiyet alanına ulaştığı anda varmış sayılır. İrade beyanı şekil koşuluna tabi değildir. Ancak yenilik doğuran davlarda, irade beyanının mahkemeye yöneltilmiş olması gerekir.
İrade beyanının muhataba varması ile yenilik doğurucu sonuç kendiliğinden (muhatabın beyanı kabul etmesi şart değil) meydana gelir. Bu bakımdan yenilik doğuran haklar, icraları için dava açılmasını gerektirmezler. Yenilik doğuran hakkın usulüne uygun kullanılıp kullanılmadığı konusunda uyuşmazlık olursa tespit davası açılabilir. Eğer hâkim, kararında hakkın usulüne uygun kullanıldığını tespit ederse, istenilen sonuç kararın verildiği anda değil, hakkın kullanıldığı anda meydana gelmiş olur.
Yenilik doğuran haklar istisnai hallerde dava yoluyla kullanılır. Yenilik doğuran davalar, bir edim veya tespit davası değildir. Hükümlerin icra ve infazına gerek yoktur. Böyle bir hüküm kesinleştiği anda etki ve sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir.
- Yenilik doğuran hakların ÖZELLİKLERİ
- Bir defa kullanılmakla tükenen, sona eren haklardır.
- Alacak hakkı olmadıkları, yani bir edimi kapsamadıkları için ilke olarak zamanaşımına bağlı olmayıp, hak düşürücü süreye tabidirler.
Hak düşürücü süreler zamanaşımına oranla daha kısadır. Bu süre içinde kullanılmayan yenilik doğuran haklar düşer, bir daha kullanılmaz (sözleşmede esaslı yanılgıya düşenin 1 yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmesi, mirasın reddinin 3 ay içinde yapılması). Yenilik doğuran hakların kısa bir süreye bağlı olması, karşı tarafın hukuki durumunun çabuk aydınlığa kavuşması, sonra da hakların sürekli haklardan olmaması ile açıklanabilir. Hukuki öngörülebilirliği sağlamak için kısa süreli haklar hak düşürücü süreye, uzun süreli haklar zaman aşımına bağlanmıştır.
Hiçbir süreye tabi olmayan yenilik doğuran haklar da mevcuttur (sürekli borç ilişkileri önemli ve haklı sebeplerle en kısa süre içinde feshedilebilir).
- Kullanıldıktan sonra dönmek (geri almak) mümkün değildir. Bir defa kullanılmış olmakla tükenen bir haktan dönmek, artık hak mevcut olmadığı için, söz konusu olamaz.
- Şarta bağlanamaz. Bunlar kesinlik ve açıklık isteyen, bu nedenle şarta yabancı haklardır.
- Dürüstlük kurallarına uygun olarak kullanılmalıdır.
- Engelleyici şartlar olmadıkça devredilebilen haklardandır. Örneğin yasal önalım hakkı paylı mülkiyette paydaşlar arasında söz konusu olduğundan üçüncü kişilere devredilemez. Örneğin kişiye sıkı sıkıya bağlı yenilik doğuran haklar miras yoluyla geçmeyeceği gibi, sağlar arası devre de konu olamaz. Örneğin bağımlı yenilik doğuran haklar da bağlı oldukları haktan veya hukuki ilişkiden bağımsız olarak devredilemez.
- Yenilik doğuran hakların SONA ERMESİ
- Kullanılmakla sona erer.
- Hak düşürücü süre içinde kullanılmamakla sona erer.
- Hak sahibinin bunları kullanmaktan feragat etmesiyle sona erer.
- Kullanılması sonradan imkânsız hale gelmesiyle sona erer.
2. YÖNETİM VEYA TEMSİL HAKLARI (YETKİ, KUDRET HAKLARI)
3. DEF’İ HAKLARI (KARŞI HAKLAR)
Başkasına ait bir hakka karşı kullanılan ve bu hakkı sürekli veya geçici olarak engelleyen ya da sınırlayan karşı hakka def’i hakkı denir.
Def’i hakkının mutlaka dava yoluyla kullanılması gerekli değildir. Yenilik doğuran hak kullanılmakla sona erer, oysa def’i hakkı kullanılsa bile, borçlu bundan geri dönebilir.
Def’i hakkının kullanılması, başkasına ait olan bir hakkı ortadan kaldırmaz, engel olur. Böylece borçlu, alacaklı tarafından edimin yerine getirilmesi talep edildiğinde, bunu reddetme, bundan geçici veya sürekli kaçınma hakkını elde eder. Buna teknik anlamdaki def’i hakkı ( dar anlamda def’i hakkı) denir.
İtiraz, bir hakkın doğumunu, meydana gelmesini veya devamını inkâr eden bir vakıanın ileri sürülmesi olduğu halde, def’i, ileri sürülen bir hakka karşı, bu hakkı engelleyen veya sınırlayan karşı bir hakkın kullanılmasıdır.
İtirazda bulunma, bir hakkın doğumuna engel olan veya doğmuş bir hakkı ortadan kaldıran bir olayın ileri sürülmesidir. İleri sürülen itiraz sebebi gerçekleşmişse, iddia olunan hak, hiçbir zaman mevcut olmamış veya ortadan kalkmış demektir. Oysa def’i hakkının ileri sürülmesinde, diğer tarafın hakkı mevcut olmakla birlikte, hukuk düzeni, davalıya borcunu ifa etmeme hakkını tanımaktadır
TBK mad. 166/2; kusur def’idir, itiraz değildir.
Karşılıklı borçları içeren sözleşmelerde davacının kendisine düşen borcu yerine getirmemiş olması def’i (ödemezlik def’i) ile satış sözleşmesinde, bağışlamada, kefalette ileri sürülebilen teknik anlamdaki def’iler TBK’da öngörülmüştür. Teknik def’ilerin en önemlisi zamanaşımı def’idir (kanun koyucu, benim tanıdığım süre içinde hakkını ileri sürmezsen hakkından vazgeçmiş sayılırsın, demektedir).
Def’i hakkının ÇEŞİTLERİ
Def’i Hakkının Kullanma şekli
İtiraz
Def’i ile itiraz arasındaki FARKLAR
- Def’i bir haktır, itiraz ise bir olaydır. Borçlu tek taraflı iradeyle def’i hakkını kullanmaktan vazgeçebilir, borçlu itirazdan vazgeçemez (olaylar tek taraflı bir vazgeçme iradesiyle ortadan kalkamaz).
- İtiraz hâkim tarafından re’sen göz önünde tutulur. Def’i hâkim tarafından taraflara hatırlatılamaz, borçlunun bunu ileri sürmesi gerekir.
- Def’i sadece hak sahibi tarafından ileri sürülebilir. İtirazı menfaati olan herkes ileri sürebilir.
- İtiraz hakkın doğmadığını veya sona erdiğini ifade eder. Def’i hakkı sona erdirmez, sadece o hakkın ileri sürülmesini geçici veya sürekli olarak engeller.
- Def’i cevap süresinde ileri sürülebilir, itiraz davanın her aşamasında dikkate alınır.